BİR ÖMÜR ALAÇATI

YERALTI VE YERÜSTÜNE DAİR

YERALTI VE YERÜSTÜNE DAİR

İlkel dönemlerde barınma ve korunma amacıyla insanoğlunun sığındığı doğal mekânlar olan mağara ve yeraltı yapıları, kadim Türk kültüründe de özel bir yere sahiptir. Şamanizm’de yeraltı yolculuklarına açılan kapı olarak kabul gören mağara ve dehlizler, İslâmiyette de Hz. Muhammed’in ilâhi deneyimler yaşayarak vahiy aldığı bir merkez olarak kutsal kabul edilir. Dini metinler çerçevesinde anlatılan Ashab-ı Kehf ( Mağara Arkadaşları) efsanesinin çıkış noktası Yedi Uyurlar mağaraları, ülkemizde ve dünyanın pek çok yerinde sıkça ziyaret edilen inanç merkezleri olmuştur. Mitolojinin en gizemli ve kutsal motiflerinden birisi olan mağaralar kadim kültürlerde hayatın başlangıcı, ataların mekânı olarak görülür. Mağara ve insan arasındaki ilişki yaradılıştan bu yana devam etmektedir. Halk inancında ise mağaralar, büyük oranda define gömülen, hazine saklanan mistik mekânlara dönüşmüştür. Define hikâyelerine kulak kabartanlar, hayal alemine dalıp Eldorado’nun hazinesini bulmanın hevesiyle bilinmeyenin peşinde, karanlık âlemlere akarlar.

Erken dönem sûfilerin ve keşişlerin inzivaya çekilip manevi yolculuklara çıktığı mağara ve çilehâneler, tarih boyunca farklı dinlerden insanların ziyaret ettikleri inanç merkezleri haline gelmiş, dervişlere, yolculara, münzevilere barınak olmuştur.

Ülkemiz bir mağara cenneti olduğu gibi Niğde’nin de hemen hemen tüm köylerinde mağara silsilesi, keler, kurt ini, honnuk veya yeraltı şehirleri mevcuttur. Bölgenin coğrafi-jeolojik yapısı buna son derece uygun olup bu coğrafi-jeolojik yapı sadece mağara ve yeraltı şehirlerinin oluşmasında etkili olmamış, topoğrafyaya da tesir etmiştir. Bunun temel kaynağı ise bölgedeki sönmüş volkanik dağlardır. Bu yeraltı yapıları sadece köy ve kasabalarda değil Niğde’nin kadim yerleşimi vasfındaki Alaeddin Tepesinde de vardır. Burada bulunan Niğde Kalesi, tarih boyunca zindan olarak kullanıldığından, saat kulesinin ve kale burçlarının altında muhtelif büyüklükte tünel ve galerilerin varlığı bilinmektedir. Buna ilâveten, Kale’den Kayardı’na kadar uzanan bir tünelin varlığından söz edilmektedir. Alper GÖNCÜ